Gençler Ne Der?

Kasım 2023

Feminizme Neden İhtiyacımız Var?

Serav Dicle Amaç

Ayşe Öner, Irina Dvizova, Dayana Dvizova, A.N.K., Halime Kaya, Figen Bezmez, Kezban G., Yaşar Ş., İpek L., Gülcan Yeşilmen, Ajda Yatar, Hürü Babat, Şadumane Temuçin, Aleyna Dayıoğlu, Kezban Göksü, Sevgi Taşkan, Devrim Güler, Doğa Etyemez, Ayşe Acar, Çiğdem Dıvrak, Zekiye Ertuğrul, Fidda Uzun, Ayan Mohomed Dhoba, Hasibe Soykuk, Pınar Bektaş, Sevilay Nayman, Işıl Deniz Palabıyıklar, Nebihe Muhammed Taha, Ayşe Doğan, Lina Tubol, Filiz Çilingir, Selin Akçay, Ümran A., Zeynep Özdemir, Nuriye Öztürk, Neşe Keçkin, Şerife Buğdaycı
Yukarıdaki kadınlardan herhangi birini tanıyor musunuz? Cevabınız hayırsa nispeten şanslısınız çünkü bu kadınlar Kasım ayında katledilen kadınlardan yalnızca bildiğimiz kadarı. Kimisi 60 yaşlarında, kimisi 20’lerinde...

Okumak için tıklayın

Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa


📍Mecidiyeköy Meydan
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’23
Fotoğrafları çeken: İrem Uçar

Toplumsal Cinsiyet Rollerinden Sıyrılmak: Queer(Kuir) Teori

İrem Uçar

Queer(kuir) sözcüğü “yamuk”,”tuhaf”,”acayip” gibi anlamlara gelirdi ve eşcinselleri aşağılamak amacıyla kullanılırdı. Zaman içinde bu ayrıştırıcı sözcük öznelerin kendilerini tanımlamak için başvurduğu bir araç haline geldi. Kullanımında bir aşağılama motivasyonu yatan dönme, ibne gibi kelimeleri de düşünebiliriz bu noktada. Eylemlerde atılan “Velev ki ibneyiz” sloganı ve “Dönmeyiz, dönmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz.” şiarı, bizleri tanımlamaya yönelik kurduğunuz ayrıştırıcı söylemler, varoluşumuzdan bir şey eksiltmeyecek demenin güçlü bir yolu...

Okumak için tıklayın


Çocukların Perspektifinden Toplumsal Cinsiyet Eşitliği*

Linda İncir

*Bu görüşme 12 yaşında bir çocuk ile gerçekleştirilmiştir. Görüşme yapılmadan önce gerekli bilgilendirme ebeveynine ve kendisine yapılmıştır. Görüşme soru – cevap şeklinde gerçekleşmiş; çocuğun ve ebeveyninin izni alınarak sizlerle paylaşmak üzere yazı haline dönüştürülmüştür...

Okumak için tıklayın


BİZ OLMAK*

Yazı: Aliye Kurt Görsel: Seyhan Yeğin

Sabah uyandığımda kuşlar cıvıl cıvıl ötüyor, sokaktaki kediler üst üste uyuyor, köpekler ise havlıyordu. Sakin bir sabaha uyanmıştım. Bugün çok işim vardı. Ofise yetişmesi gereken dosyalar, değiştirilmesi gereken kedi kumları, yapılması gereken ev alışverişi, ilgilenmem gereken öz bakımım ve henüz uyanamadığım için aklıma gelmeyen niceleri… Kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Bir yandan posta kutuma gelen postaları kontrol edip gerekli gördüklerime cevap veriyor bir yandan da kaygılarımı bastırmaya çalışıyordum...

Okumak için tıklayın


25 Kasım’a Giderken

Şeyma Arıkan

Lisede ilk gençliğimin verdiği heyecanla tüm feminist içerikleri tüketir, araştırma yapar, İstanbul’da olan tüm yürüyüşleri dört gözle bekler, bir gün katılabilme umuduyla tüm videoları izlerdim. Bunların etkisiyle İstanbul’da okumak için sınavı kazandığımı öğrendiğimde gerçekten bir şeyler yapabileceğimi düşünmüştüm. Önümdeki ilk büyük gün olan “25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele Günü” için işte böyle hazırlanmaya başladım. Nerede yapılacağını, nasıl olacağını öğrendim. Araştırdıkça hiç bilgim yokmuş gibi hissediyor ve kaygılanmaya başlıyordum. Yine de kararlı bir şekilde sloganları ezberledim, kıyafetlerimden hangi makyajı yapacağıma kadar her şeyi belirledim. Ta ki son güne gelene kadar…...

Okumak için tıklayın