Medyaya Eleştirel Bir Perspektif: Dijital bir fanusta yaşamak
Eylem Özkara
Ana ekran> Ayarlar> Digital Denge> Ekran Süresi
Ekran sürenizi görmek için her telefondaki ortalama aşama.
Yapılan bir araştırmaya göre (DataReportal, 2024) dünyadaki ekran kullanım süresi ortalama 6 saat 40 dakika. Türkiye’de ki bu süre ise 8 saat, anlaşıldığı üzere dünya ortalamasının üzerinde. Yani Türkiye’de ortalama bir insan 8 saat dijital bir ekranda yaşıyor, oradan bilgi alıyor, paylaşıyor ve orada sosyalleşiyor. Sosyal medyanın yükselişi ile, ana akım medya , medya patronları ve sermayesi , tek elden kontrol edilen medya etkisini yitirmeye başladı. Buradan bakınca daha çoğulcu ve demokratik bir medya inşası için umut verici gibi görünse de bu kadar basit ve tozpembe değil. Çünkü yeni medya, yeni sermayeyi ve aynı zamanda yeni bir hegemonya biçimini yaratmaya başlıyor.
Dijital bir fanus: Echo Chamber
“Echo chamber”, yankı fanusu anlamına gelen ve sesin bir odada yankılanarak geri dönmesi metaforundan bir düşüncenin fanus içerisinde yankılanarak geri dönmesi anlamını taşıyor. Yani bir sosyal medya kullanıcısının kendi görüşlerinin dijital bir fanusta yankılanması, benzer görüşler ve ilgi alanları ile karşılaşması ve farklı fikirlerle dijitalde yolunun kesişmemesi demektir. Yol burada iyi bir metafordur çünkü dijital medyada kullanıcılar kendi yolunda yürürken bir ‘dijital ayak izi’ oluştururlar.
Dijital ayak izi, internetteki faaliyetlerimizin bıraktığı izlerdir ve bu izler, çevrimiçi iletişimlerimiz tarafından kaydedilen bilgilerden oluşur ve çeşitli yollarla toplanabilir. Dijital izler, web sitelerini ziyaret etmek, sosyal medyada etkileşimde bulunmak, çevrimiçi alışveriş yapmak, arama motorlarını kullanmak gibi çevrimiçi faaliyetleri kapsar. Dijital ayak izi, politik bir perspektiften ele alındığında ise, bireylerin çevrimiçi etkinlikleri ve dijital izleri aracılığıyla siyasi tercihleri, görüşleri ve davranışları hakkında toplanan verileri içerir. Bu izler, kullanıcıların politik içeriklere nasıl tepki verdiğini, hangi siyasi partilere veya adaylara ilgi gösterdiğini, hangi politik gruplara katıldığını ve çevrimiçi siyasi tartışmalara katılımını gösterir.
Dijital ayak izleri de filtre balonunu oluşturur. “filtre balonu” terimi, Eli Pariser’in 2012 tarihli aynı adlı kitabında kavramlaştırdığı ve bir kişinin çevrimiçi etkinlikleri ve tarama geçmişi gibi dijital izlerine dayalı olarak algoritmalar tarafından kişiye özel olarak oluşturulan ve kişinin gördüğü içeriği sınırlayan veya biçimlendiren bir fenomeni ifade eder. Bu, kişinin çevrimiçi deneyimlerinin özelleştirilmiş ve kişiselleştirilmiş olmasını sağlar, ancak aynı zamanda farklı görüşlere, perspektiflere veya bilgilere maruz kalma olasılığını da azaltabilir. Filtre balonları, sosyal medya platformları, arama motorları ve diğer çevrimiçi hizmetlerde sıkça kullanılan algoritmalar tarafından oluşturulur. Bu algoritmalar, bir kişinin geçmiş tarama geçmişi, beğenileri, paylaşımları ve diğer çevrimiçi etkileşimlerine dayanarak içerikleri kişiselleştirir. Örneğin, bir kullanıcının belirli bir siyasi görüşe eğilimi varsa, algoritma bu görüşle uyumlu içerikleri daha sık gösterir ve kullanıcının diğer görüşlerle karşılaşma olasılığını azaltabilir.
Filtre balonları da bu ‘yankı fanusları’nı oluştururlar. Kullanıcının kendi düşünceleri ile yankılanan hep benzer içeriklere maruz bırakan farklı görüşlerden uzak tutan bir dijital fanus. Peki bu yankı fanusu neden tehlikelidir. Çünkü her şeyden önce toplumsal kutuplaşma yaratabilir, karşıt görüşlere karşı tahammülsüzlük oluşturabilir. Birlikte yaşama ve diyalog gibi temel demokratik değerlere zarar verebilir. Aynı zamanda yanlış veya çarpıtılmış bilginin yayılmasına ve doğrulanamasına yol açabilir. Ayrıca demokratik süreçlere zarar verebilir (Garimella et al.2018). Özellikle seçim dönemlerinde, bu tür ortamlar siyasi manipülasyonu ve yanıltıcı propaganda yayılmasını kolaylaştırabilir. Seçmenler, kendi echo chamber’ları içinde yaşarken, gerçeklikten uzaklaşabilir ve objektif bilgiye erişimde zorluk yaşayabilirler.
Tüm bu olumsuz etkilerine karşın bazı araştırmalara (Guess et al. 2018) yankı fanusunun etkisi fazla abartılıyor ve aslında yankı fanusu terimi yankı fanusunun içinde sıkışıyor çünkü aslında o kadar çok kullanıcı buna maruz kalmıyor. Bu konu tartışmalı olsa da önemli soru işaretleri yaratıyor. Yankı fanusunu kim ya da kimler yaratıyor? Bundan nasıl fayda sağlanıyor? Dijital kullanıcıların ve algoritmik gelişmelerin her geçen gün artması yankı fanusunu nasıl bir boyuta taşıyacak? Ve elbette etkisi nasıl azaltılacak?
Yankı fanusunu anlamak ve bu sorular üzerine düşünmek insanların hangi haberleri ve bilgileri gördüğünü anlamaları, algoritmaların ve yeni medya şirketlerinin çalışma sistemini ve dijital okuryazarlığın gelişimi için önemlidir.
Peki buna karşı ne yapılabilir. İlk iş sorunun varlığını kabul etmek ve eleştirel düşünme refleksini geliştirmek ve her karşılaştığımız bilgiye körü körüne inanmamak gerek. Algoritmaların etkisini azaltmak için ise çeşitli anahtar kavramlar kullanmak ve farklı kaynakları takip etmek gerekir. Ve bir de karşı algoritmalar ve yapılmış google uzantıları ve uygulamalar var. Birkaçı: Balanced, AllSides, FlipFeed, EscapeYourBubble, PolitEcho.
Ancak şunun da altını çizmek gerek ki bu fenomenin altında yatan nedenlerden biri insan doğasının da bir yansımasıdır. İnsanlar genelde kendi inançlarını, değerlerini ve düşüncelerini onaylama eğiliminde olabilir ve bu eğilim yankı odalarının oluşmasında önemli bir rol oynar. Yalnızca dijitalde değil reel yaşamlarımızda da yankı fanuslarının varlığını kabul etmek ve farklı perspektiflere açık olma çabası içinde olmak önemlidir. Farklı görüşleri anlamak ve değerlendirmek, daha geniş bir bakış açısı geliştirmemize ve demokratik değerlerin gelişmesine katkı sağlar.
Kaynakça
DataReportal . (2024) Global Digital Insights. https://datareportal.com/reports/digital-2024-turkey
https://www.wired.com/story/facebook-twitter-echo-chamber-confirmation-bias/
Garimella, K., De Francisci Morales, G., Gionis, A., & Mathioudakis, M. (2018). Political Discourse on Social Media: Echo Chambers, Gatekeepers, and the Price of Bipartisanship. IW3C2 (International World Wide Web Conference Committee). Creative Commons CC BY 4.0 License. https://doi.org/10.1145/3178876.3186139
Guess, A., Lyons, B., Nyhan, B., & Reifler, J. (2018). Avoiding the echo chamber about echo chambers: Why selective exposure to like-minded political news is less prevalent than you think.Knight Foundation
Pariser, E. (2012). The Filter Bubble: How the New Personalized Web Is Changing What We Read and How We Think. Penguin Books.