Kardeşimsin Berkin, Kardeşimsin Alexis!

Serav Dicle Amaç

 

 

Yürü, yürü. Yürü alabildiğin yere kadar. Dolaş koca şehrin tüm sokaklarını. Her bir köşesinde öldürülen insanları an. Kalabalıktan sıyrıl. Nispeten boş bir sokağa gir. Açık hiçbir dükkan bulama. Gözün bir dükkana asılmış kağıda takılsın ve seslice oku.

“Berkin Elvan şehit düştü!

 Berkin için 2 gün boyunca kepenk kapatıyoruz!

 -Okmeydanı Esnafı”

Yürü, yürü. Yürü alabildiğin yere kadar. Dolaş koca şehrin tüm sokaklarını. Bir köşesinde polisin attığı gaz kapsülü başına isabet edince ölen Berkin’i an. Kalabalığın içine gir. Yolları tıka. İnsanlarla kol kola dur. On binler halinde yürürken bir TOMA önünü kessin. Bağır.

“Polis simit sat, onurlu yaşa!”

Yürü, yürü. Yürü alabildiğin yere kadar. Dolaş koca şehrin tüm sokaklarını. 15 yaşındaki yavrusunu kaybetmiş annenin feryatlarını duy. Hava kararınca evine dön. Otur salondaki eski koltuğuna, al başını ellerinin arasına, düşün kara kara. O anne evine döndüğünde ne yapacak? Oğlunun kokusu ne zaman ayrılacak evinden? Mırıldan kendi kendine.

“Anne ağlama, evlatların yanında.”

Berkin Elvan, tam on yıl önce, 16 Haziran 2013’te Gezi eylemleri sırasında polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu komaya girdi. 269 gün boyunca komada kalan 15 yaşındaki Berkin, en son 16 kiloya kadar düştü ve 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Berkin’in ölümüne neden olan polis Fatih Dalgalı’nın sanık olarak yargılandığı dava ise 8 yıl sürdü. Mahkeme ilk önce kasten öldürme suçundan polise müebbet hapis cezası verirken daha sonra suçun olası kastla işlendiğine hükmederek cezayı 20 yıla indirdi. Daha sonrasında ise Dalgalı’nın geleceği üzerindeki olası etkisi nedeniyle 16 yıl 8 aya düşürüldü. Mahkeme heyeti Dalgalı’nın kasten öldürme suçunu işlediğinin sabit olduğuna hükmetti. İstinaf mahkemesi bu kararı onadı, Yargıtay hâlâ bir sonuca varmadı. Ekmek almak için evinden çıkan 15 yaşındaki bir çocuğu öldüren Fatih Dalgalı, bir gün bile hapse girmedi.

Bu sene Berkin’in ölümünün 10. yılı. Berkin yaşasa 25 yaşında olacaktı. Bir evlat, bir kardeş, bir arkadaş, bir öğrenci olmaya devam edecekti. Bir çocuk değil, bir yetişkin olacaktı artık fakat her daim çocuk kalmaya mahkum edildi. Her sene olduğu gibi bu sene de anıldı Berkin. 11 Mart Pazartesi günü Feriköy Mezarlığı’nda toplandık. Berkin’in ölüm haberini küçük bir çocukken okulda almıştım, onu onuncu senesinde anmaya ise bir genç olarak okuldan çıkıp gittim. Ailesinin yakarışları on yıldır bir kere bile susmadığı gibi bugün de sessiz kalmadı. Berkin’in öldüğü yaşta olan çocuklar oturdu mezarının başına. Gülsüm Elvan, oğlunun adalet arayışı için yakarırken yanında Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz da vardı. “Bizi acılarda akraba ettiler.” demişti Rakel Dink. Mezarlıkta fark edemesem de akşam eve döndüğümde fark ettim benim için ne kadar ağır bir gün olduğunu ve bu sözün kafamın içinde dönüp dolaştığını.

Bu ay Yunanistan’da yapılan Peristeri ve Karşıyaka basketbol maçında bir pankart açıldı. “Yunanistan ve Türkiye Halklarının Ortak Düşmanı Faşizmdir” yazıyordu. Pankartı görür görmez aklıma Alexis geldi. 6 Aralık 2008’de, Atina’nın merkezinde gerçekleşen protestolar sırasında bir polisin silahını çekerek üç el ateş etmesi sonucu göğsünden vurularak 15 yaşında yaşamını yitirdi Alexandros Grigoropoulos. Alexis’in ölümüne tepki olarak Yunanistan’ın birçok şehrinde iki hafta süren ayaklanmalar başladı. 7 Aralık 2008’de yani olayın ertesi günü, Yunanistan Eğitim Bakanlığı tarafından yas ilan edilip tüm okullar kapatıldı. 9 Aralık’ta ise binlerce kişinin katıldığı bir cenaze töreni yapıldı. Ekim 2010’da, Alexis’i vuran polis memuru ömür boyu hapse, devriye arkadaşı ise 10 yıl hapse mahkum edilmişti. Fakat müebbet hapis cezası alan polis daha sonra çıkan bir kanuna dayanarak 2019’da serbest bırakıldı.

“Durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.” diyor Onat Kutlar bir şiirinde. Berkin bugün yaşasa 25 yaşında olacaktı. Alexis bugün yaşasa 31 yaşında olacaktı. İkisi de en aydınlık günlerinde sonsuz bir karanlığa mahkum edildi. Katilleri hayatlarına devam ederken aileleri ise hiç dinmeyecek bir acıyla cezalandırıldı. Biz de Berkin ve Alexis’in bıraktığı umuda sarılarak mücadelemize devam edeceğiz ve bir gün mutlaka, öldürülen tüm çocuklar için kazanacağız!