OKULLAR AÇILMIŞ(!)

11 Eylül 2023 tarihinde hepimizin bildiği üzere yeni eğitim-öğretim hayatına merhaba dedik. Ancak başta Hatay olmak üzere diğer deprem bölgelerinin ‘’merhabası’’ acı bir merhaba oldu. Depremde yıkılan binalar arasında maalesef pek çok okul da bulunuyordu. Düşünsenize gözünüzden sakındığınız çocuğunuzu emanet ettiğiniz okul yerle bir oluyor. Bizler sağ kalsak da ‘’ya okullar açıkken olsaydı?’’ demeden kendimizi alamıyoruz.

İskenderun’da yıkılan okulların öğrencilerini yakın okullara misafir öğrenci olarak almışlar. Okulun kendi öğrencileri sabahçı; misafir gelen öğrencileri de öğlenci yaparak kendilerince bir düzen kurmaya çalışmış okul yöneticileri. Ders süresini otuz dakikaya indirmişler. Teneffüs süresini de beş dakika ile sınırlamışlar. İlkokullar için sınıf mevcutları 35-40 kişi arasında değişirken ortaokul ve liseler için bu sayı 50-55 civarını bulmuş.

Şimdi size bir öğretmen adayı olarak soruyorum: Biz ne yapalım? Her seferinde bir günah keçisi aranıyor ve karar vericilerin güçleri yalnızca biz öğretmenlere yetiyor ya hani…

Birinci sınıfların öğretmeni olduğunuzu düşünün, ders saatiniz yeteri kadar kısıtlı ve 30-35 tane öğrenciye hiç bilmedikleri şeyleri öğreteceksiniz ayrıca siz de depremi yaşamışsınız. Şu anki yaşamınızı da konteynerde devam ettiriyorsunuz, çamaşır yıkamak için bile sıra bekliyorsunuz. Bu koşullardaki bir öğretmen, şartların getirmiş olduğu verimsizlikte ne kadar kendinden bir şeyler katıp öğrencilerini yetiştirecek?

Bir de atanamadığı için intihar etmek zorunda bırakılmış öğretmenler, çalıştığı özel kurumda asgari ücret dahi verilmeyen öğretmenler yokmuşçasına ”beyaz önlük’’ zorunluluğu getirdiler. Beyaz önlük hiçbir şeyin çözümü değil, olsa olsa ‘’on numara(!)’’ eğitim sistemimizin kefeni olabilir. Bu karar tamamen politik bir karardır, problem üzerine problem getirecektir. Şu video kararın neden politik olduğunu düşündüğümü açıklamak için umarım yeterli olacaktır.

Koca bir kuşak gözlerimizin önünde katlediliyor. Sosyal devletin görevlerinden biri ücretsiz eğitim vermektir. Ama bu koşullarda mı? Bizim sesimiz bile çıkmıyor. Neden? Birilerinden mi çekiniyoruz? yoksa umudumuz mu kalmadı? Birleşmek için hala geçerli bir sebebimiz mi yok? Tüm bu problemlerin yanında velilerimizde olan biteni izlemekle yetiniyor.

Söylemek isterim ki bu şartlar altında okuyan hiçbir yakınımın olmasını istemem. Gönüllülük sahada belli olur. Örneğin, TOG sahaya inerek kadınlara destek vermek için atölyeler kurdu. İskenderun’da gönüllü insanlar konteynerde çocuklara ders verdi, ÇYDD düzenli olarak Antakya’ya su yardımı yapıyor. Bunlar sadece benim bildiklerimin birkaçı. Hepimiz sahaya inip bu çarkı bize doğru çevirmek için elimizden geleni yapmalıyız.

Aliye KURT

KÜNYE

Görsel bulmam ve oluşturmam için Aliye’nin yazısını okuyup kelimeler seçtim “örneğin; enkaz, sınıf, ders, çocuk vb.” Seçtikten sonra Stable Diffusion (Aİ)’den görsel oluşturdum sonra Photoshop dan hatalı gördüğüm veya rengi ile oynanması gereken yerleri düzelttim.

(Photoshop ve Stable Diffusion (Aİ) ile beraber kullanarak manipülasyon tekniği ile oluşturulmuştur.)

Manipülasyon nedir?

Bir kompozisyon için özel olarak çekilen fotoğrafı Photoshop programlarıyla bambaşka bir hale getirmektir.

Stable Diffusion (Aİ) nedir?

Metin ve görüntü işlemlerinde benzersiz foto gerçekçi görüntüler oluşturan bir üretici yapay zekâ modelidir.

Seyhan Yegin