Atık, Tasarım ve Emek Üzerine Sohbet
Veli Arslan
Veli: Merhaba, ben Veli Arslan. Marmara Üniversitesi GSF İç Mimarlık bölümü mezunuyum ve İleri dönüşüm ile ilgileniyorum. Makara Design Studio isimli bir stüdyo geliştirmeye çalışıyorum ve burada atık malzemeler ile çalışarak mobilya-mekan tasarımları yapmayı, ileri dönüşüm gündemi üzerine çalışmayı düşünüyorum.
ALİKEV’in desteklediği “Gençler Ne Der?” isimli gençlerin gündemini görünür yapmak istediğimiz bülten hazırlıyoruz. Mart ayı bültenimizin konusunu 8 Mart’ın da etkisiyle feminist bakış açısını ortaya çıkarabilmek olarak belirledik. Ben de hem ileri dönüşüm üzerine çalışmanız hem de kadın emeğine verdiğiniz önemi fark ettiğim için sizinle röportaj yapmanın verimli olabileceğini düşündüm. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Okuyucuların da sizi tanıması için bize kendinizden bahseder misiniz?
Burcu: Ben, Havva Burcu İlhan.
Mimar Sinan Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı okudum.
Uzun yıllar mobilya, ürün teşhir stantları, fuar stantları, iç mekan tasarım ve uygulamaları yaptıktan sonra; yaşamın önüme koyduğu gerçeklerle, tasarım işinin sürdürülemez olan kısmını kompost kutusuna atmaya karar verdiğim bir eşik oldu. Böylelikle Kabuk’la beraber; elimden geldiğince parçası olduğum doğaya daha fazla fayda sağlamayı gözeten bir anlayışla tasarlayan, üreten, ürettiren, pazarlayan ve satan olmaya başladım ve halen devam ediyorum.
Veli: Girişiminiz atık üzerine edindiğiniz duyarlılık ve tasarımcı olmanızla birlikte başlıyor anladığım kadarıyla. Kullandığınız atık malzemelerden üretilen çantalar dikkat çekmiş olmalı ki tasarımcı yönünüzle de ilişkili olarak sizden çanta tasarımı talep edilmiş. Markanın ilk çalışması olan çanta tasarımı talebi geldiğinde neler hissettiniz?
Burcu: Aslında bu yolculuk ilk başta atıklardan başlamadı. 2011 yılında Buğday Derneği’nin benden Ekolojik Pazar için çanta tasarlamamı istemesiyle ortaya yerel pazar torbalarından dönüşen Kabuk Çantalar çıktı. O sürece kadar Buğday derneği ile bir takım işbirliklerinde gönüllü olarak bulunmuştum. Markamızın ilk çalışması olan çantayı tasarladım ve bu benim için de sürpriz oldu.
Veli: Buğday Derneği’nin talebiyle başlayan ekolojik çanta tasarımı sürecinden kendi markanızı kurma süreci nasıl gelişti?
Burcu: Buğday Derneği zaten dokunduğu herkeste önemli etkiler yaratan ve hayata olumlu izler bırakmayı kendine hedef edinmiş bir oluşumdur. Bu çantalar da benim hayatım da bir dönüm noktası oldu. Onlar için başlayan tasarım yolculuğunun ilk durağı kendi markasını yarattığı yer olduğunu deneyimlemek oldu.
Bunu da hikayesi şöyle; Ekolojik pazarlara giderken zaten kullandığım yerel pazar torbaları bir bez çantaya göre bence daha ekolojikti. Uzun ömürlü, sağlam, içine poşetsiz konulan sebze ve meyveden dolayı ıslanmıyor, kirlenir kaygısı olmadan yere koyabiliyordunuz. Kirlendiğinde silerek de temizlenebiliyordu. Fakat bunlar kendi dikildikleri orijinal haliyle çok fonksiyonel ve estetik değildi. Sapı el acıtıyor ağırlığı dağıtmıyordu. Başta bunu daha rahat hale dönüştürebilmek için omuz askısı ekledim. Sonra ham kumaşlarla kombinlemenin plastik dokumayla bütünleştiğini, torbanın sert plastik havasını yumuşattığını gördüm. Aslında burada fonksiyonla estetiği birleştirdik, daha eğlenceli bir hale getirdik ve farklı denemeler sonrasında bir çok model çıktı.
Dolayısıyla Buğday Derneği’ne çanta tasarlamanın ötesine geçtik ve ilk tezgahımızı Şişli Ekolojik Pazar’da Buğday Derneği’nin yanında açtık. Sonrasında ise fikri gören ve beğenen bir çok dükkan, kişi bunlara yer vermek istedi. Türkiye’nin çeşitli noktalarında ve özellikle yazlık bölgelerinde satın almalar başladı. İlk internet satışımızı Limango Ard ismindeki oluşumda yaptık.
Veli: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ndeki Endüstriyel Tasarım eğitiminiz sırasında gerçekleştirdiğiniz Kabuk Projesi markanızın ismine de dönüşmüş, Kabuk Projesi’nin Kabuk Studio ile olan ilişkisinden bahsedebilir misiniz?
“Kabuk çok manidar kavram: kabuk iyileştirir, kabuk bırakılandır, kabuk değiştirir. Estetiktir, geometridir, tasarımdır. Bu isim bana etkileyici geldi ve işimle eş düşen bir isim oldu.”
Burcu: Mimar Sinan’daki diploma projem yumurta pişirme ünitesiydi. Yumurta pişirme ünitesi ise nereden ortaya çıktı? Diploma projemden önceki yaz work and travel programıyla Amerika’ya gitmiştim ve orada çalıştığım kahvaltı restoranında çok çeşitli yumurtalar yapıp insanlara sunuyorlardı. Diploma projesinin konusu da oteller ve tatil köyleri için ürün tasarlamaktı. Ben de bu deneyimimden ilhamla yumurta pişirme ünitesi tasarlamak istedim ve konu yumurta olunca da adı kabuk oldu.
Sonradan üstüne düşündüm. Kabuk çok manidar kavram: kabuk iyileştirir, kabuk bırakılandır, kabuk değişimdir, dönüşümdür, estetiktir, geometridir, tasarımdır. Bu isim bana etkileyici geldi ve işimle eş düşen bir isim oldu. Ayrıca bizim tasarım ofisimizin adı oldu Kabuk. Ben arkadaşlarımla uzun yıllar iç mekan, mobilya tasarımı, fuar stantları, ürün teşir stantları yaptım ve o zamanlarda şirketimizin adı da Kabuk Tasarım’dı.
Fuar stantları, ürün teşir stantları çok kısa süreliğine kuruluyor ve ondan sonra çöp oluyordu. Genel olarak hayata yaklaşımımda da atık çıkarmama üzerine çok düşünürüm, dolayısıyla da orası artık benimle çelişir bir hale geldi. Sürdürülebilir olmayan bir işe de hayatımda yer vermek istemedim daha fazla.
Veli: Üretimde seri dikim sürecinin bulunmasını istememenizin sebepleri nelerdir peki?
“Seri üretimin bu çalışmanın ruhuyla çok örtüşmeyeceğini düşünüyordum. Şu an biraz daha farklı düşünüyorum aslında. Çok vahşi bir üretim değil ama butik ve seri üretimin ortasında bir model yakalamaya çalışıyorum çünkü aslında böyle bir butik üretim de sürdürülebilir olmuyor.”
Burcu: Bizim kullandığımız pazar torbalarımız dokuma kumaştan ve çok hassas dikilmesi gereken bir kumaş çünkü atabiliyor. Seri makinalar çok hızlı ilerliyor ve onlarda atma yapabiliyor. Bir taraftan da biz hepsini tek tek elde ve farklı dokunuşlarla ortaya çıkarıyoruz. Üstündeki çizgiler, iplikler çok doğaçlama seçiliyor ve biri bir diğerinin aynısı olmuyor. İlk yıllarda seri üretim sürecine bilerek girmek istemedim. Seri üretimin bu çalışmanın ruhuyla çok örtüşmeyeceğini düşünüyordum. Şu an biraz daha farklı düşünüyorum aslında. Çok vahşi bir üretim değil ama butik ve tek tek bir üretimin de ortasında bir model yakalamaya çalışıyorum çünkü aslında böyle bir butik üretim de sürdürülebilir olmuyor.
Dolayısıyla daha seri diken makinelerle, yine hassas ve üzerinde bizim imza niteliğindeki dokunuşlarımızın olduğu çantalar yapabiliriz diye düşünüyorum artık.
Veli: Bünyenizde sadece kadınların bulunmasının sebeplerinden bahsedebilir misiniz?
“Dayanışma kadınların kendine yetebilmesi, kendi sosyal ortamını yaratabilmesi ve burada var olabilmesine katkı sağlıyor. Kadının kendini değerli hissettiği kadar aslında toplum da başkalaşıyor bence.”
Burcu: Bünyemizde sadece kadınlar bulunmuyor aslında, çoğunlukla kadınlar bulunuyor. Seri bir tekstil atölyesinde fason çalışan bir tekstil atölyesi ile çalışmak yerine kendine gelir sağlamaya çalışan kadınlarla çalışmak istedim ve birbirimizi bulduk süreç içinde.
Dayanışma, kadınların kendi kendine yetebilmesi, kendi sosyal ortamını yaratabilmesi ve burada var olabilmesine katkı sağlıyor. Kadının kendini değerli hissettiği kadar aslında toplum da başkalaşıyor bence. O yüzden kadınlarla çalışmayı daha fazla önemsiyorum ama karşıma çıkan erkek arkadaşlarla da çalıştım. Gökçeada’da halk eğitimde dikiş öğretmeni olan Mehmet arkadaşımla çalıştım, sonra burada öğrenci arkadaşlar ve trans bir arkadaşımız da var birlikte çalıştığımız. Yani aslında ayırt etmiyoruz ama bir şekilde kadınlarla daha yoğunlukla buluşuyoruz.
Veli: Atık malzemeyi yakın çevrenizden ve küçük ölçekteki satıcılardan ediniyorsunuz anladığım kadarıyla.”Büyük ölçekte üretim sağlayan firmalardan atık malzeme temini üzerine bir anlaşmanız var mı? Böyle bir işbirliğinin hem kapitalist üretim biçimlerinin çevresel zararını azaltırken hem de dönüştürücü etkiler yaratabileceğini düşünüyor musunuz?”
“Dönüşüme dahil ol, kullan atma gibi mottoları mention yaptık ve davet ediyoruz aslında. Ambalajına sahip çık diyoruz çünkü sonsuz hızla üretiliyor, sonsuz hızla tüketiliyor ve bunun önüne de geçilemiyor.”
“Herkes çöpünden kurtulmak istiyor, onu görüyoruz. Çöp üretiliyor ve önceden bu göz önünde değilken ve arkasını dönebiliyorken şu anda arkasını dönemeyecek bir durumda. Arkasını dönemediği ve önünde ayaklarına dolaştığı için de o dolaşan şeylere n’apıcaz diye çözüm arayışına girdi.”
Burcu: Atık malzemeleri yakın çevremizden temin ediyoruz. Buradaki kahve dükkanlarından alıyoruz. Arkadaşlarımız, eşimiz, dostumuz atık ambalajlarını getiriyor. Onun dışında Skoda ile bir işbirliği yaptık, onların atık afişlerini dönüştürdük. Belediye’den afişler aldık. Penti’den afişler aldık, onları plaj çantasına dönüştürdük.
İşin bu kısmını çok çok önemsiyorum açıkçası. Biz küçük küçük etraftan topladığımız atık ambalajlarla bir yere kadar dönüştürebiliriz. Büyük firmaların dönüştürücülüğü çok etki yaratacaktır eminim. Dönüşüme dahil ol, kullan atma gibi mottoları mention yaptık ve bu bir davet aslında. Ambalajına sahip çık diyoruz çünkü sonsuz hızla üretiliyor, sonsuz hızla tüketiliyor ve bunun önüne de geçilemiyor. Bazen iyileştirmek için yaptığımız şeylerin yetersiz olduğunu düşünüp vakit kaybettiğimizi de hissediyorum ama elimizden gelen bu ve bunu yapmaya da devam edeceğiz.
Herkes çöpünden kurtulmak istiyor, onu görüyoruz. Çöp üretiliyor ve önceden bu göz önünde değilken ve arkasını dönebiliyorken şu anda arkasını dönemeyecek bir durumda. Arkasını dönemediği ve önünde ayaklarına dolaştığı için de o dolaşan şeylere n’apıcaz diye çözüm arayışına girdi. Biz küçük kapasitemizle sadece bir ilham olabiliriz ve yol açabiliriz ancak eğer bizi destekleyecek bir takım finansal kaynaklar olursa da tabii ki büyük projeleri de gerçekleştirebiliriz, kendimizde o gücü görüyoruz.
Veli: –Üretiminizde kolay edinilebilir gündelik atık malzemeler kullanıyorsunuz. Kentte yaşayan bir insanın ürettiği atık miktarını azaltma yolunda etkili bir strateji olarak görünüyor. Bu noktada hassas olduğunuz anlaşılıyor ve- atık üretimini azaltmak için geliştirilebileceğini düşündüğünüz farklı yaklaşımlar da var mıdır?
“Çöp üretmemeyi daha cazip hale getirmek gerekiyor. Depozito sistemine geri dönüş olmalı mesela. Ücretli hediye paketleri insanların kendi hediye paketlerini yapmasına sağladı. Ücretli torbalar, markete giderken kendi çantamızı defalarca kullanmamızı sağladı.”
Burcu: Atık üretimini azaltmak için öncelikle kaynaktan başlamalı. Üretilenleri de bir şeye dönüştürelim ama o dönüştürme de bir efor ve aslında eforu buraya mı vermeliyiz? Hayır, bence eforu çöp üretmemeye vermeliyiz ve çöp üretmemenin yolu nereden geçiyorsa onunla ilgili politik düzeyde bir takım kararlar alınmalı, kanunlar düzenlenmeli ve bunlar hayata geçirilmeli. Okullardan başlamalı, evlerden başlamalı. En küçük haneden, bireyden başlamalı.
Çöp üretmemeyi daha cazip hale getirmek gerekiyor. Depozito sistemine geri dönüş olmalı mesela. Ücretli hediye paketleri insanların kendi hediye paketlerini yapmasına sağladı. Ücretli torbalar, markete giderken kendi çantamızı defalarca kullanmamızı sağladı.
Veli: Markanızın gelişimi için planladığınız projeler neler? Sizinle benzer dertleri edinmiş topluluklar ile etkileşim halinde misiniz ve işbirlikleri düşünüyor musunuz?
“İşbirliği her zaman düşünüyoruz ama bir taraftan da iş birliklerinde bir ekonomi yaratmak önceliğimiz oluyor çünkü kendi atölyemizi sürdürebilmemiz gerekiyor. Artık bir yere gönüllü olarak gidip bir şeyler yapma lüksümüz olmuyor.”
Burcu: Markamızın gelişimi için planladığımız projeler var. Ve bunlar evet, benzer dert edinmiş topluluklarla. Sosyal medya üzerinden etkileşim halindeyiz. Işbirliği her zaman düşünüyoruz ama bir taraftan da iş birliklerinde bir ekonomi yaratmak önceliğimiz oluyor çünkü kendi atölyemizi sürdürebilmemiz gerekiyor. Artık bir yere gönüllü olarak gidip bir şeyler yapma lüksümüz olmuyor. Uzun yıllardır yaptım ama artık insanların bunun emek olduğunun ve karşılığının olması gerektiğini de bilmelerini önemsiyorum. Bunun arkasına çok büyük bir insan emeği var ve bunun farkında olunması gerekiyor. Üretim anlamında emek var, zihinsel anlamda emek var.
Birkaç farklı ve yine atık olan malzemelerden ileri dönüşüm odaklı çalışmayı düşündüğüm proje var. Başka malzemeden farklı ihtiyaçlara yönelik, büyük atıkları ortadan kaldıracak ürünler bunlar ve her biri kendi markasıyla oluşabilir ve geliştirmeye müsait fikirler ama bunları da tek başıma yapamam elbette.
Farklı alanlardan insanların biraradalığına ihtiyaç var, daha büyük üretim ve depolama alanına ihtiyaç var. İşi sahiplenecek, bunu hepimizin ihtiyacı gibi görecek senin gibi genç bilinçlere ihtiyaç var. Tabi ki finansal kaynağa ihtiyaç var. Bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra aslında insanlara iş imkanı sağlayacak ve çok fazla atığı etraftan bertaraf edecek olan projeler bunlar. Umarım hayata geçer ve hepimiz bundan faydalanırız.
Veli: Aktarımlarınız çok değerliydi. Bizim de atık, ileri dönüşüm ve kadın emeği üzerine tekrar düşünmemizi sağladı.Bu kadar bahsetmişken hem Kabuk Studio’nun tasarımlarının hem de Buğday Derneği’nin sayfasının mutlaka incelenmesi gerektiğini düşünüyorum:
Çok teşekkür ederim. Çalışmalarınızı keyifle takip ediyor olacağız.
Burcu: Ben de çok teşekkür ederim.