Günün En Şanslı Kişisi
Linda İncir
Merhaba, son zamanlarda artık konuşma başlatırken “Selamlar” yazıp el sallayan emojiyi kullanıyorum. Zaman zaman değişik girişler yapıyorum ama bu aralar çok sık yaptığım bu girişi sizinle paylaşmak istedim.
Bugün 14 Şubat 2024. Uzun ve yorucu geçen haftalar atlattım ama sürekli ne yazacağıma dair bir sekme zihnimin içinde dolanıyordu. Bu sabah “ne yazabilirim” diye düşünerek uyandım. Okula giderken dik bir yokuştan inmem gerekiyordu. Yokuştan inerken yakın arkadaşlarımdan oluşan sohbet grubumuza yokuştan inerken video çekmek istedim. Bunun nedeni ise video çekmeyi yazmaktan daha çok sevmem ve yokuşu metofor olarak kullanmaktı. Videoyu başlatmadan önce komik bir şey oldu. Kulaklığımı hazırlarken, dalgınım tabii, yaşlı bir teyze “Çok dik bir yokuş dikkat et, ben geçenlerde yuvarlandım. Aman kızım kenardan kenardan in.” dedi. Önce şaşırdım çünkü genelde yolda yürürken kimse birbiriyle iletişime geçmiyor. Ben de karşılık olarak “ Teşekkür ederim, sen de dikkat et.” diyip uyarı için minnettar bir şekilde başımı öne eğip, gülümsedim. Ben, video çekmeye başladım. “Selamlar arkadaşlar! (El sallayarak.) Sevgi emek ister, tıpkı bu yokuştan inmek gibidir. O sırada kadraja bir kumru girdi.(Gülümseyerek) Sevgi gününüz kutlu olsun!”
Aileme de aynı şekilde “Sevgi gününüz kutlu olsun!”videosu gönderdikten sonra aklımda bir fikir belirdi. Ben bugün neler yaşadığımı yazacağım dedim çünkü gün tuhaf ilerliyordu. Koştur koştur okula yetişmeye çalışırken çiçekçi abla ile göz göze geldik. Bana tuhaf bir şekilde göz kırptı. O kadar şaşırdım ki. Metro girişine kadar iki tip insan gördüm. Bir yerlere yetişmeye çalışanlar ve rüzgardan rahatsızlığını belirten surat ifadeleriyle saçını elleriyle korumaya alıp minik adımlarla ilerleyenler.
Bugün ciddi anlamda rahatsız olduğum ve ilgimi çeken diğer şey ise herkesin aynı oluşuydu. Herkes olarak genellemek yanlış olur ama çoğu kişi aynıydı. Herkesin üstünde aynı çanta, aynı kaban, aynı çizmeler, aynı saç modeli… Tabii renkleri de öyle. ☺ Bu durum yalnızca bana tuhaf gelmiyor diye düşünüyorum. Bugün özel bir gün olması nedeniyle kalabalıktı. Belki kalabalıktan dolayı bu durum beni rahatsız etti. Bilemiyorum. Sanırım herkesin birbirinin prototipi oluşu beni üzüyor. Aslında bu durumda olmamız hepimizin suçu mu? Güzellik algısı, sosyal medya, popülerlik vs. Bu saydıklarıma eklenecek daha nice şey vardır. Yazarken aklıma “Seksenler” dizisi geldi. Orada da aslında bazı desenleri, tarzların ön planda olduğunu görebiliyoruz, ama sanki orada daha çok yaratıcılık mı vardı? Bence bu durumun beni rahatsız etmesinin sebebi herkesin bu prototip için uğraşması olabilir. Aslında biraz daha derin düşündüğüm zaman rahatsızlığımın nedenlerinden biri de tüketim çılgınlığı. Sürekli yeni ürün tanıtan sosyal medya fenomenleri karşıma çıktığı zaman “Ay, yine mi?” diyorum. Çoğunun iklim krizi gibi konular umrunda değil. Bazı sözde yeşil diye nitelendirilen markaları anlatırken; “üstelik hayvanlar üstünde deney yapılmıyor ve geri dönüştürülebilir” gibi ifadeler kullandıklarında sinir oluyorum. Zaten öyle olması gerekiyor, diyorum.
Konu nerelere geldi ya. Bu hep oluyor. Yazmaya başlayacağım zaman aklıma hiçbir şey gelmiyor sonra bir bakıyorum neler yazmışım. Şu an içimden tüm satırları silip günü anlatmak geliyor. Ama sanırım silmeyeceğim. Biraz daha düşünüyorum. Silmeyeceğim, son kararım. ☺ Nerde kaldım? Bugün metro kullandım. Metroya son anda yetiştiysem ve acelem varsa kendimi günün en şanslı kişisi olarak nitelendiririm. Ve kafamın içinden bunlar geçerken “Günün en şanslı kişisi” oldum. Tabii ki muzip bir gülümseme, eksik kalır mı?
Bu günün devamını kafanızı biraz daha karıştırmamak ve yazıyı nerede bitireceğimi tahmin edemediğim için yazmıyorum.
Her zaman olduğu gibi ülke gündemi pek iç açıcı değil. Kendinizi bir gün de olsa “Günün en şanslı kişisi” olarak nitelendirmenizi öneririm. Bana iyi geliyor.
Bugün “Günün en şanslı kişisi” size neler yaşadığını anlattı. Ben bugün bunları yaşadım, hissettim. Peki ya sen?
Kendine dikkat et çünkü senin kendine ihtiyacın var.
Sevgiler.